Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER
Siz bir gıda teknoloji uzmanı değilseniz veya kimya ilminde yoğunlaşmamışsanız “L-cysteine Hydroklorid” veya “Stearol Laktilat” kelimeleri size çok fazla birşey ifade etmeyecektir. Eğer siz bir Müslümansanız ve bazı hayvan ürünlerinden çıkartılan gıda katkı maddelerinden kaçınmak zorundaysanız ne yapacaksınız? Elinizde bunları açıklayan bir listenin bulunmasını istersiniz değil mi?
Ürün etiketlerinin üzerinde katkı maddelerinin kot numaraları(mesela E471) veya sadece isimleri(mesela mono ve digliserid) sıralanmaktadır. Bu durumları dikkate alarak hazırladığımız listeler hem kot numaralarına, hem de isimlere göre düzenlenmiştir. Bir de, birçok katkı maddesi bitkilerden, minerallerden veya hayvanlardan çıkartılabilmektedir. Bu durumda olan katkı maddelerini ayrıca listeledik. Bu tür katkı maddelerinin bulunduğu etiketlerde ayrıntılı bilgi verilmemişse üretici ile irtibat kurup, İslami şartlara uygun olup olmadığına dair ayrıntılı bilgiyi talep etmelisiniz. Mesela ürün etiketinde E321 soya lesitin ifadesi yer almışsa mesele söz konusu değildir. Ama sadece E321 veya sadece lesitin veya E321 lesitin yazıyorsa o zaman bu maddenin hayvan kökenli de olabileceği varsayımı ile sorgulamamız gerekir.
Okumaya devam et
Singapur Ulusal Üniversitesi’nden (NUS) bir araştırma ekibi, Singapur’da bir deniz ürünleri markası tarafından üretilen mürekkep balığı ve karides ürünlerinde domuz DNA’sının varlığını buldu.
Araştırmacılar, aynı deniz ürünleri markasının beş örneğinin de, farklı zamanlarda ve yerlerde satın alınan ürünlerin domuz DNA’sı ile kontamine olduğunu keşfettiler. “Helal sertifikalı olmayan balık köftesi ürünlerinde domuz DNA’sı tespit ettik. Bu helal olmayan ürünlerde domuz DNA’sının varlığı üretim süreçlerinden kaynaklanıyor olabilir. Örneğin, bir gıda üretim tesisi deniz ürünleri ve domuz ürünleri dahil, çok çeşitli ürünler üretebilir, Bu nedenle, deniz ürünlerine domuz DNA’sının eser miktarları bulaşabilir.”dedi.
Okumaya devam et
MÜSLÜMAN HASTALARIN TEDAVİSİNDE VE İLAÇ UYGULAMASINDAKİ PROBLEMLER.
Batı ve Ortodoks tıp dünyası için anlamlı bir nedensellik oluşturamayan “Helal” kavramı, bir Müslüman için varlığının temel prensibi olan “tevhid”in, hayatına olmazsa olmaz yansımasıdır.
Günlük hayatımızın sağlığımız ile ilgili bölümüne helal ve haram kavramlarının yerleştirilmesinde yaşadığımız en önemli problemlerimiz şifanın mutlak kaynağının Allah(cc) olduğunun unutulması ve Kur’an kökenli bir bilinç eksikliğidir. Bunlara bağlı olarak helal-haram anlayışı gelişmemekte ve sadece tek dünyalı göreceli bir iyilik hali hedeflenmiş olmaktadır.
Halkının kahir ekseriyeti Müslüman olan bir toplumda yaşıyor olmamız, pek çoğumuzun yiyecek, içecek ve ilaçlarımıza olan itimadını artırıyor ola da, bir kısmımız Müslüman bir toplumda yaşıyor olmasına rağmen, tavuğunun kuru yolma olmasına, güvendiği kasaptan etlerini temin etmesine, marketlerde GİMDES Helal logolu ürünleri seçmesine dikkat ediyor olabilir. Ancak yiyecek ve içeceklerde gösterdiği bu seçici hassasiyeti, kullandığı ilaçlar için de gösteren insan sayımız ise çok daha azdır.
Okumaya devam et
DOMUZ DERİSİ, İÇ YAĞI, KILI, KOLLAGENİ, KEMİKLERİ, BARSAKLARI, KARACİĞERİ, PANKREASI, KALP KAPAKÇIĞI, KULLANILARAK YAPILMIŞ EŞYALARDAN, GIDALARDAN, İLAÇLARDAN, KOZMETİKLERDEN VE KATKI MADDELERİNDEN HABERDARMIYIZ?
” Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı….”(Bakara 173)
” Leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram kılındı….” (Maide 3)
” De ki: Bana vahyolunanda, leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki pisliğin kendisidir- ya da günah işlenerek Allah’tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka, yiyecek kimseye haram kılınmış birşey bulamıyorum…” (En’am 145)
” (Allah) size, sadece ölü hayvanı, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesilen hayvanı haram kıldı… (Nahl 115)
Okumaya devam et
Muhterem Cumhurbaşkanımız Recep Tayyib Erdoğan bey 6.Türk Tıp Dünyası Kurultayında yıllardır dile getirdiğimiz aşılar ve ilaçlarla ilgili hassas konulara değindi. İlaçlar hakkında ne kadar haklı olduğumuzun dile getirilmiş olması bizleri memnun etmiştir. Fakat bu konunun sadece yerli ve milli olması asla yeterli değildir, Müslümanlar için, aynı zamanda İslami şartlara da uygun olması elzemdir. Gıdada ve kozmetikte GİMDES’in yoğun ve uzun bir zamanı kapsayan yorucu çalışmalarının da katkısı ile önemli mesafeler katedilmiştir. İnşaAllah İslami şartları taşıyan, yerli ve milli İlaç ve aşılar da en kısa sürede üretilir ve müslüman kardeşlerimiz batı mantalitesi ile üretilen çoğu haram katkılar içeren bu ilaçlardan kurtulurlar.
Son ekonomik krizden sonra ülkemizde topyekün bir kampanya başlatıldı. Yerli Ürün, Milli Ürün sloganı ile. Biz yetmez dedik. Müslümanlar için bu slogan aldatıcı olur dedik. Yerli de olsa milli de olsa Türkiye’de üretilen ürünlerin tamamına yakın içeriklerinde belirtilen katkı maddelerinin çoğunluğu dışarıdan ithal edilmektedir. Bu gün ülkemizde üretilen ürünlerin, ister gıda olsun, ister kozmetik olsun, ister ilaç ve sağlık ürünleri olsun bu ürünlerin üretiminde sayıları 4000’i aşan katkı maddesi kullanılmaktadır. Okumaya devam et
Aynı başlıkla yayınladığımız yazımızda belirttiğimiz gibi 9 makale ile konuyu işleyeceğimizi ifade etmiştik.
HORMONLAR VE DAVRANIŞLARIMIZ
Bu yazımızla beşinci ve altıncı makalemizi yayınlıyoruz.
5.ÖLÜ ETİ VE KAN YEMENİN HORMONLAR VE DAVRANIŞLARIMIZ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
6.NARKOTİKLERİN(KOKAİN VE BENZERİ UYUŞTURUCULARIN) HORMONLAR VE DAVRANIŞLARIMIZ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ.
5.ÖLÜ ETİ VE KAN YEMENİN HORMONLAR VE DAVRANIŞLARIMIZ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Ölü eti, kesimi yapılmadan ölmüş ve kanı dışarı akıtılmamış bir hayvanın etidir. Okumaya devam et
4.ISLAMDA YASAKLANMIŞ GIDALARIN VÜCUDUMUZDAKİ ETKİLERİ.
Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER
Aynı başlıkla yayınladığımız yazımızda belirttiğimiz gibi 9 makale ile konuyu işleyeceğimizi ifade etmiştik.
HORMONLAR VE DAVRANIŞLARIMIZ
Bu yazımızla dördüncü makalemizi yayınlıyoruz.
4- DOMUZ YAĞININ DEPOLANMASININ İNSAN HORMON VE DAVRANIŞLARI İLE İLİŞKİSİ NEDİR?
Vücutta kanla beraber dolaşan hormonlar, proteine bağlı veya serbest formlardadır. Serbest formdaki hormonlar, aktif olabilmek için önce yağ dokusundaki alıcıya bağlanmak zorundadır. Şişmanlık, yağ dokusundaki alıcılar(reseptörler)’in sayısını azaltır, bu sebeple hormonlar faydalı olamazlar. Mesela, hormon insulin ise, şeker hastalığına yol açar, hormon testosteron ise, adet görememe ve doğurganlıkta azalmaya yol açar. Yağ miktarı hormonun salgılanmasını da kontrol eder.
Okumaya devam et
Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER
Aynı başlıkla yayınladığımız yazımızda belirttiğimiz gibi 9 makale ile konuyu işleyeceğimizi ifade etmiştik.
HORMONLAR VE DAVRANIŞLARIMIZ
Bu yazımızla üçüncü makalemizi yayınlıyoruz.
3- DOMUZ ETİNİN VE YAĞININ HORMONAL VE DAVRANIŞSAL ETKİLERİ?
Bütün hayvanlarla beraber domuzu da Allah(cc) yaratmıştır. Ancak aynı Allah(cc) domuzu hem haram kılmış hem necis. Biz inananlar neden haram kılmış; niçin necis saymış bunu, Allah(cc)’a olan imanımız sebebi ile, sorgulama zorunda değiliz. Ancak merak saiki ile araştırabilir ve bazı cevaplar bulabiliriz. Bu araştırmaya yasak konmamıştır.
Domuz eti ve yağı, sadece Müslümanlara yasak değildir, fakat “domuz leşle beslenerek ve pislik yiyerek şekillendiği” sebebiyle Musevilere ve Hıristiyanlara da yasak edilmiştir. Eski Ahit’ te ” o(domuz) size temiz değildir. Onun etini yemiyeceksiniz.” şeklinde bahsedilmekte, İncil’de de Hz. İsa(as)’ın hayatında domuz yediğine dair herhangi bir ifade bulunmamaktadır.
İLÂÇTA DOMUZ!!!… KOZMETİKTE CENİN KATKISI !!! .
Kürtajı yapan evli olmayan genç bir doktordu. İki ayrı kürtaj kliniğinde çalışıyordu ve 10.000 ‘e yakın kürtaj yapmıştı.
Kendisinden filmin editörü olmasını istedik. kabul etti. Filmi seyretti, editör oldu ama odadan çıktıktan sonra bir daha kürtaj yapmadı . Kamerayla çekim yapacak kadın da özel olarak seçilmişti. Bu kadın kürtajı şiddetle savunan bir feministti.Ancak kendi eliyle görüntülediği filmi seyrettikten sonra kürtajla ilgili konularda hiçbir tartışmaya katılmadı.
Filmde önce bebek ana rahminde rahatça hareket ederken görüntüleniyor. Kürtajı yapan kişi rahme müdahele ettiği zaman çocuk bir an dona kalıyor. Müdahelenin aksi istikametine, rahmin diğer tarafına doğru kaçmaya çalışıyor.Kalp atışları 140’tan 200’e çıkıyor.Kürtaj yapan kişi çocuğu ararken çocuğun dehşetle ağzını açtığını görüyorsunuz. Sonra kürtaj yapan el ona doğru uzanıyor, çocuğun ağzı öylesine açılıyor ki , çığlık atışını filmde görebiliyorsunuz. Kürtajı yapan ya da olmayı kabul eden insanlar acaba bir hayatı katlettiklerinin farkındalar mı?”