GİMDES Yayınları

Yeni Dünya Düzeni ve Helal Gıda

Dergi Abonelik

SORULAR SİTESİ

Tescilli Logolarımız

GİMDES.org eBülteni

* = doldurulması zorunludur

tarafından desteklenmektedir MailChimp!

VARMISINIZ “SAĞLIKLI BİR YAŞAM TARZI”NA DÖNMEYE!

halal dunya
VARMISINIZ “SAĞLIKLI BİR YAŞAM TARZI”NA DÖNMEYE!
Bu yaşam tarzının adını Kur’an’ın ifadesi ile dosdoğru koyalım: “HELAL VE TAYYİB YAŞAM TARZI”. Kur’an’da övülen, Rabbimiz tarafından tavsiye edilen bu yaşam tarzına dönelim!

Alışmış olduğu bir hayat tarzının dışına çıkmak insanoğlu için her zaman sıkıntı vericidir. Bu hayat tarzı farkında olmadan dışarıdan dayatılmış olsa da bu böyledir. Bir hücre dahi dış dünyanın zararlı etkilerine DNA’sında yerleştirilmiş koruma yöntemi ile karşı koyarken, en gelişmiş canlı olan insanoğlu nasıl oluyor da dış dünyanın dayatmalarına karşı koyamıyor? Diğer tüm canlılardan farklı olarak çevreyi değiştirebilme yeteneğine sahip olan insan, nasıl oluyor da kendisine dayatılan bir yaşam tarzının kölesi olmayı içine sindirebiliyor? Üstelik, Helal ve Tayyib yaşam sisteminin şifreleri kendi kadim kültüründe varken bu derekeye nasıl düşüyor.

Halbuki, yaldızlı, şatafatlı reklâmlarla kendisine dayatılan bu yaşam tarzını sürdürdüğünden beri her geçen gün sağlığı bozulmakta, hastalıkların ve bu hastalıklar sonucu ölümlerin sayıları hızla artmaktadır. Kalp hastalıklarından muzdarip insan sayısı 3 milyon rakamını çoktan aşmış durumda. Yılda bu hastalıktan 300 bin insanımız ölüyor. Her yıl 200 bin yeni kanser hastası ekleniyor ve heryıl 150 bin insanımız kanserden ölüyor.
Sıgarayı yasaklama yasaları çıkarmamıza rağmen ülkemizde 30 milyon insanımız sıgara içiyor. Bunun 19 milyonu sıgara bağımlısı haline gelmiş. Heryıl 700 bin çocuk ve gencimiz kendilerini koruyacak bir merci olmadığı için sıgaraya başlıyor. Uyuşturucu kurbanlarının %99 u uyuşturucuya önce sıgara ile başlıyor. Ülkemizde sağlığa harcanan para 40 milyar liradır. Sıgara, alkol ve bunların yol açtığı sorunlara ödenen ise 75 milyar liradır. Bu akıl almaz çelişkinin muhatabı kimdir ve nerededir?

Yanlış beslenmenin sonucu yağlanan vücutta oluşabilen tansiyon, kan şekeri ve zararlı kolestrol gibi hastalıkların görülme sıklığı 20-30 yaş arasındaki insanlarımızda %10 iken, 60-70 yaş arasındaki insanlarımızda %60-75 ‘e dayanmış durumdadır. Bu istatistik rakkamları çoğaltabilir, çeşitlendirebiliriz. Ancak bu rakamlar dahi birşeylerin iyi ve düzgün gitmediğini göstermeye yetmektedir.

Fast-food, cola, sigara, alkol ve birçok zararlı kimyasal katkıların da kullanıldığı gıdaların oluşturduğu yanlış beslenme ve insanlarımızın hareket etme azlığı sağlıksız yaşam tarzımızı tehlikeli boyutlara çıkarmış ve kalp hastalıkları, kalp krizleri, felç, kanser, tansiyon, kan şekeri,obesite ve bağışıklık sistem bozuklukları gibi hastalıkların hızla artmasına yol açmıştır. Felaket tellallığı yapmıyorum. Çeşitli kurumların rakkamlarla ortaya koyduğu bir tablodan söz ediyorum. Bu tablolara göre; Toplum olarak seferberlik ilan edilecek şartlar içindeyiz.

İşin garip tarafı ise, hergeçen gün daha da belirgin hale gelen bu sağlıksız yaşam tarzını sürdürebilmek için ülkemiz yılda milyarlarca dolar ödemektedir. Ülkemiz, gelişmiş Ülkelerin gıda, ilaç ve kozmetik ürünlerinin ve bunların teknolojilerinin pazarı haline gelmiştir. Böyle devam ederse, güçlükle kazandığımız dövizleri, başkalarının ürettiği ve yüksek fiyatlarla sattığı, pahallı teknoloji ürünlerine, gıda, ilaç, kozmetik ve teknoloji transferlerine tamamını ödemek zorunda kalacağız.

Şüphesiz, gelişmiş ülkelerde de çöreklenmiş, trilyonlarca dolarlık gıda, sağlık ve kozmetik sektörleri geleceklerini sağlamak ve Pazar alanlarını planlamak zorundadırlar. Bu sebeple, distrübütör ismi altında ajanlarını, siyasi otoritelerini, gerekirse güçlü ve gelişmiş ülkelerin kontrolunda olan Dünya Bankasını kullanarak bu planlarını en acımasız şekilde uygulamaktan çekinmemektedirler.

Sonuçta, aklımızı kullanmaz ve kendi yaşam sistemimize dönmezsek, bu küresel güçler hertürlü kirli metodları kullanarak Trilyonlarca dolarlık gıda, ilaç, kozmetik, malzeme, teçhizat, cihaz ürünlerini bizim gibi uydu ülkelere yüksek fiyatlarla pazarlamaya ve bağımlılığımızı daha da güçlendirmeye devam edeceklerdir.

ARTIK,HELAL VE TAYYİB BİR YAŞAM TARZINA DÖNMELİYİZ?

İçinde bulunduğumuz süreç, toplumsal yapımızı tüketen bir süreçtir. Bu süreçten biran evvel kurtulmak gerekmektedir. Evet! Bağımsız irademizle yeni bir yaşam tarzını düşünmeliyiz. Tarih boyunca bizi biz yapan, manevî değerlerimizle uyumlu, bize yaşama sevincimizi tekrar kazandıracak yeniden Sağlıklı bir yaşam tarzına dönüş yapmalıyız. Bu karar o kadar da korkulacak bir karar değildir. Düşünün 50, bilemediniz 100 yıl öncesine kadar yüzlerce asır yaşamış insanlar, bugün vazgeçemiyeceğimizi sandığımız, bu ürünlerle yaşamadılar. Ceddimiz helal ve tayyib yaşam tarzını uygulayarak asırlar boyu güçlü ve saygın devletler kurdular.

Toplumumuzun şimdilerde kaybolmuş gözüken Helal ve Tayyib yaşam unsurlarını tekrar gün ışığına çıkarmak herhalde gurur verici bir şey olmalıdır. Hür irademizle önce kendi nefsimizde oluşturacağımız helal ve tayyib yaşam tarzı çevremizde de kabul gördükçe kısa zamanda güçlü bir harekete dönüşecektir. Başlangıçta kurulu düzenleri ve kısa vadeli menfaatları sebebi ile üreticilerin ve satıcıların önemli bir kısmı, bu harekete hemen katılamayacaklardır. Ama eninde sonunda uymak zorunda kalacaklardır. Bu yeni sürecin ilk adımı şüphesiz mevcut sağlıksız yaşam düzenini boykot etmektir. Boykot sürdükçe ve yayıldıkça üretici ve satıcılar çözüm aramak zorunda kalacaklardır. Boykot kararımızı her platformda dile getirmeliyiz. Firmalara, Bakanlıklara mesajlarımızı ulaştırmalıyız. Bir yandan da, evlerimizde, iş yerlerimizde helal ve tayyib yaşam tarzımızın gereklerini uygulamayı başlatmalıyız. Bütün bunları, artık iyice belirgin hale gelmiş Toplumlarımızın felaketini durdurmak için yapmak zorundayız.

halal dunya

Comments are closed.