GİMDES Yayınları

Yeni Dünya Düzeni ve Helal Gıda

Dergi Abonelik

SORULAR SİTESİ

Tescilli Logolarımız

GİMDES.org eBülteni

* = doldurulması zorunludur

tarafından desteklenmektedir MailChimp!

HELÂLİN NURU VAR, HARAMIN NÂRI VAR

helalharamOLUKLAR ÇİFT: BİRİNDEN NUR AKAR BİRİNDEN KİR.

Hamd; âlemlerin rabbi olan Allah-u Zülcelâl Hazretlerine mahsustur. O’na hamdeder, senâların en güzeli ile O’nu senâ ederiz. Âyet-i kerime’sinde: “Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.” (Tin: 4) buyuruyor. Diğer bir Âyet-i kerime’sinde ise: “Andolsun ki biz âdemoğullarını üstün bir izzet ve şerefe mazhar kıldık.” (İsrâ: 70) buyuruyor. Böyle mükerrem yaratılmış vücudu, haramla besleyerek helâk etmektense, mükerremliğine yakışır şekilde helâlle besleyerek, o mükerremliğini muhafaza etmek gerekmez mi?. Çünkü bu vücut bize geçici olarak Hazret-i Allah’tan verilmiş bir emanet-i ilâhi’dir.

Bu vücudun ve organların varisi Hazret-i Allah’tır. Bize âit olan bir şey yoktur. Ruh da O’nun, beden de O’nun. Mühim olan ise insanın Allah-u Teâlâ tarafından verilen fazilet ve meziyetini koruması, Rabbinin kendisine bir lütuf olarak bağışladığı eşsiz, emsalsiz nimetlerine karşı O’na nankörlük etmemesi, emanet-i ilâhi olan bedeninin, organlarının, akıl ve zekâsının kıymetini bilip, her birini en güzel bir şekilde helâl yollardan Allah-u Teâlâ’nın rızâsı istikametinde kullanmaya ihtimam göstermesidir.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde ulûhiyet ve vahdaniyetine birer delil olmak üzere beşeriyete olan türlü türlü nimetlerini yaydığını beyan buyurmaktadır: “Görmediniz mi? Göklerde ve yerdeki her şeyi Allah size musahhar kılmıştır. Zâhir ve bâtın (açık ve gizli) her türlü nimetlerini bol bol vermiştir.” (Lokman: 20)

O, bir ilahi murad olarak, helâl ve harama bir hudut çizmiştir. Bunu kendi katında bir hikmet tahtında kullarını imtihan için böyle dilemiştir. Helâl kazançta ve helâl lokmada bizim bilemediğimiz ve göremediğimiz hikmetler olduğu gibi, haram kazanç ve haram lokmada da ateşe götüren büyük felâketler vardır. Allah-u Teâlâ bizi mülkünde bulunduruyor. Düşünelim ki bir eve misafir gittik, o evde dilediğimiz hareketi yapabilir miyiz? Ev sahibi bizi nereye dilerse oraya oturtur, ne dilerse onu ikram eder, ama biz edebi aşar, müsaade edilmeyen yere girer, her tarafı karıştırır, ikram edilmeyenleri de yer içersek o ev sahibi bizden memnun kalır mı? Bir daha bizi ister mi? Tabi ki istemez.

Bu misal gibi, hepimiz amelimizi görelim diye, Rabbimiz bizi de geçici olarak mülkünde misafir ediyor. Dilediği zaman da çekip alacak. Mülkünde misafir olduğunu unutmadan edebi içinde misafirliğini tamamlayan kullarına mik’afatlarını vereceği gibi masafirliğini unutup hududu aşanlara da, haramın azabını taddıracak. Allah-u Teâlâ mümin kullarına helâl ve temiz rızıklardan yemeyi ve bu rızıklardan dolayı şükretmelerini emir buyuruyor:

“Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerden helâl ve tayyib olarak yiyin. Eğer yalnız Allah’a ibadet ediyorsanız, O’nun nimetine şükredin.” (Bakara: 172)

Haram ve zararlı şeylerden kaçınmak farzdır. Allah’ın kulları olduklarını, iman ettiklerini, mümin olduklarını söyleyenler hududu muhafaza ederler, harama karşı sabrederler. Helâl ve Tayyib olanı yerler. Rablerine şükrederler, haram ve pis olan şeylerden kaçınırlar.

Diğer bir Âyet-i kerime’sinde de şöyle buyuruyor:

“Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin iyi ve güzel olanlarından yiyin.” (A’raf: 160)

Yaratıcı O olduğu gibi, rızık veren de O’dur. Gerek insanın, gerekse diğer canlıların rızkı ve gıdası, gücü ve kuvveti O’na âittir. Âyet-i kerimelerinde:

“Allah’ın âyetlerine inanan müminler iseniz, üzerine Allah’ın ismi anılmış (besmele ile kesilmiş) hayvanlardan yiyin.” (En’am: 118)

“Kesilirken Allah’ın adı anılmayan hayvanlardan yemeyin. Çünkü onu yemek muhakkak ki bir fısktır, Allah’ın yolundan çıkmaktır. Doğrusu şeytanlar sizinle tartışmaları için dostlarına fısıldarlar. Eğer onlara uyarsanız siz de müşrik olursunuz.” (En’am: 121) buyuruyor.

Hazret-i Allah, iman edenlere böyle buyuruyor. Hani nerede Allah-u Teâlâ’nın adı anılarak kesilen hayvan? Kaç müslüman helâl kesimi arıyor? Yediğinde içtiğinde helale, harama dikkat ediyor

Ve fakat Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle ferman buyuruyor:

“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan gıdaların helâl ve tayyib olanlarından yiyin; Sakın Şeytan’a ayak uydurmayın, onun izinden gitmeyin. Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır.” (Bakara: 168)

Dünya hayatımızın yol haritası belli. Rabbimiz Kitabında açık seçik, hiçbir tereddüde düşmeyecek bir şekilde çizmiş. Bir müslüman helâl rızık kazanmak, ecir ve sevaba nâil olmak için meşru yollardan çalışmalı, kazandığını helal ve tayyib gıdalar ve hizmetlerde harcamalı, haram yollara başvurarak, haram gıdalar yiyerek mesul olmamalıdır.

İşte Rehberimiz; Rasûlullah (sav) şöyle buyuruyor:

“Şurası muhakkak ki, helaller apaçık bellidir, haramlar da apaçık bellidir. Bu ikisi arasında ise insanların çoğunun hükmünü bilmediği şüpheli şeyler vardır. Artık kim bu şüpheli alandan kaçınırsa, dinini de, ırzını da korumuş olur. Kim de şüpheli alana girerse zamanla harama dalmış olur… (Buharî; Müslim; Ebu Davud; Tirmizî; Nesâî)

helalharam

Comments are closed.