GİMDES Yayınları

Yeni Dünya Düzeni ve Helal Gıda

Dergi Abonelik

SORULAR SİTESİ

Tescilli Logolarımız

GİMDES.org eBülteni

* = doldurulması zorunludur

tarafından desteklenmektedir MailChimp!

Dinimde Haram Kılınan Bir Maddeyi Kullanabilir Miyim?..

kadir
Dinimde Haram Kılınan Bir Maddeyi Kullanabilir Miyim?..

Dr.Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER / GİMDES Başkanı

Dünya İslam ümmeti olarak; haram gıda, şüpheli gıda, helal gıda konularında yüzyıldır bilinçsizliğimizin bizleri, toplumumuzu ve dünya İslam ümmetini bugün getirdiği durum İslam dininin mensuplarına yakışmayan bir durumdur.

Geçmiş yıllarda gıdacılıkla ilgili büyük bir federasyonun genel başkanı bize telefon açmıştı. “Hocam karşımda deri uzmanı bir arkadaşım var. Üzerimde olan deri ceketin domuz derisinden yapıldığını iddia ediyor. Şaşırıp kaldım. Şimdi ne yapmam lazım?” diye bizden bir cevap istedi.
“Ne yapacaksın? Başkasına veremezsin. Hemen çıkarıp atacaksın. Atacaksın amma, önce etiketine bak, kullanılan derinin cinsi hakkında açıklama yapılmamışsa, hangi firmadan aldıysan, o firmanın yetkilisinin suratına atacak ve hesap soracaksın. Sen utanmıyor musun Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya diyerek tepki vereceksin.Ve eğer etikette domuz derisinden yapılmıştır yazısı yazılı ise ve sen de etikete bakmadan satınalmış ve giymişsen o zaman kendi derdine yan ”diye bir cevap vermiştik.

Domuz derisinden yapılmış bu ceket ne yazık ki büyük ve çok muteber bir giyim firmasının bir ürünü imiş. Biz bu firmaya neden domuz derisini kullanıyorsun diye soru sormuyoruz. Neden etiketine bu ürün domuz dersinden yapılmıştır diye yazmadın diye soru soruyoruz. Benim tüketici olarak bu hakkımı gasp edemezsin. Ayrıca hangi sistemde olursa olsun devlet benim bu en temel hakkımı korumak zorundadır. Bu hakkımı gasp edenleri cezalandırmak zorundadır.

GİMDES bu konuda yıllardır her kesimi uyarmaya çalışıyor.Müslümanlar olarak her zaman ve her yerde en azından şu kararlılığı herkese göstermeliyiz:

“Müslüman olarak biz demeliyiz ki “Yiyen yesin, kullanan kullansın besleyen beslesin, satan satsın, ama ben yemek istemiyorum, kullanmak istemiyorum. İrademin dışında, bilgimin dışında, beni aldatarak kimse bana dinimde haram kılınan, sağlığıma zarar veren bir maddeyi yedirme ve kullandırma hakkına sahip değildir.”

Ve aldatanlara karşı da asla sessiz kalmayalım. Haklarımızı sonuna kadar korumaya çalışalım. Bu bizim insan olmanın en tabii, en temel hakkımızdır. Eğer inançlarımıza saygı gösterilmesini istiyorsak, eğer inançlarımıza uygun yaşamak istiyorsak. Bu bilinç içerisinde olmalıyız.

Kardeşlerimizin bu çaresizlik içinde çırpınışları toplumumuzun bugünkü fotoğrafıdır. Bizler Müslümanlar olarak her kullandığımız üründe mutlaka helal lokma, helal tüketim şuurunda hareket etmeliyiz. Helal yaşam sistemi içerisinde olmak istiyorsak helal yaşamın temeli helal lokma ve helal tüketim şuurunda olmaktır.

Allah’a inanan ve haramdan kaçan bir Müslüman domuz yetiştiremez, domuz kesemez, domuzun derisinden, etinden, kılından veya herhangi bir uzvundan istifade edemez, dabaklama yapamaz, alış verişini yapamaz ve tüketemez. Haram olduğunu bilerek yaparsa büyük günah işlemiş olur. Haram olmadığına itikat ederek yaparsa Allah korusun dinden çıkmış olur. Üstelik ürettiği ve sattığı bu ürünlerin domuz kökenli olduğunu saklarsa ayrıca Allah’ın kullarını aldatma, kandırma cezası ile Allah’ın azabına muhatap olur. Çünkü Peygamberimiz(s.a.v.) buyurdu ki”bizi aldatan bizden değildir.” Dinlerini, dünyaları için az bir paha karşılığında satanların alışverişleri ne kötüdür.

Bir ayakkabı imalatçısı kardeşimizin ifadesine göre deride büyük ölçüde haksız rekabet ve dolayısı ile haksız kazanç söz konusu. Belli miktarda sığır derisi bilfarz 2-3 dolarsa, aynı miktar domuz derisi 30-40 sent değerinde oluyormuş. Tabii bu büyük fiyat farkı iştah kabartıyor. İmanı zayıf olan hemen oyuna gelebiliyor. Halbuki haramla abat olunmayacağını, er veya geç acısının çıkacağını düşünse bu oyuna gelmeyecek. Burada tüketiciye ve yöneticiye büyük görev düşüyor. Tüketici kullandığı eşyaları alırken haram helal sorgulaması mutlaka yapmalıdır.

Müslüman üretici karşı karşıya kaldığı haksız rekabetten kurtulmak istiyorsa ürünlerde etiket mecburiyeti istemelidir.Tüketici de buna destek vermelidir. Yönetim de denetimi iyi bir şekilde yaparsa problem önemli ölçüde çözülmüş olur.

Tüketiciler olarak öncelikle cebimizdeki cüzdanı, belimizdeki kemeri, sırtımızdaki deri ceketi ve altımızdaki deri pantolonu, ayağımızdaki ayakkabıyı, deri çanta ve valizlerimizi, evlerimizdeki ve bürolarımızdaki deri koltukları, diş, tıraş, elbise, boya ve badana fırçalarımızı sorgulamalıyız. Haram olduklarını tespit edebildiklerimizden derhal vazgeçebilmeliyiz.

Yeni alışverişlerimizde, bundan böyle fiyat araştırmasından önce haram mı değil mi sorgulamasını yapmalıyız. Ürünün üzerinde hangi hayvandan yapıldığını bildiren etiket talebinde bulunmalıyız. Bu disiplin bize yeni ufuklar açacaktır. Her şeyden önemlisi ise Allah’ın rızası bizimle olacaktır.

İnsanlık kendi elleriyle icat ettiği modern teknoloji çarkının içerisindeki çaresizliğini bugün daha iyi anlamıştır. Çünkü; Müslüman ümmetin bütün dünyada ‘’Helâl Lokma’’ konusunda uyanışı başlamış bulunmaktadır.

Müslümanlar olarak bilgimiz ve davranışımız arasında bağ kurarken Kur’an’ın ilahi ikazlarını ’’Helâl Lokma ve Helal Tüketim’’ konusunda da dikkate almalıyız.

Allah yar ve yardımcımız olsun.

kadir

Comments are closed.