+90 212 438 33 18 (PBX)

Fırçalar…Fırçalar…Fırçalar …Domuz Kılından Yapılmış Fırçalar…

Fırçalar…Fırçalar…Fırçalar …Domuz Kılından Yapılmış Fırçalar…fircalarimiz4

2006 yılından beri bu konuda 4 yazı yazmışız. Ne yazık ki, Biz halen bugün dahi ülkemizde domuz kılından yapılmış fırçaları konuşuyoruz.

Fırça deyip hemen geçmeyin, günlük hayatımızda çok yönlü yer alan bir eşya. Dişlerimiz için diş fırçası, elbisemiz için elbise fırçası, ayakkabımız için ayakkabı fırçası, sakal tıraşımız için sakal fırçası, saç tıraşımız için berber fırçası, badana için badana fırçası, yağlı boyamız için boya fırçası, ev temizliği için temizlik fırçası, hamur işlerimizin yüzlerine yağ ve yumurta sürmek icin yağlama fırçası, hanımlar için rimel fırçası, oje fırçası ve sanayide kullanılan sıyırma fırçası….

Hayatımızın her alanında, bir müslüman olarak, helal ve tayyib şartlara dikkat etmemiz gerektiğini bir defa daha önemle belirtmekte fayda vardır. Domuz dinimizde yasak olduğu halde insanlarımızın çoğu bilinçsiz ve bilgisiz olduğundan, bunları hepimiz bir şekilde kullanıyor veya kullandırılıyoruz. İşte bilgisiz ve bilinçsiz olarak kullandığımız veya kullandırıldığımız konulardan biri de FIRÇALARIMIZ.

Fırınlarda, restorantlarda pide, pizza, lahmacun vs.. hamur işlerinin yağlanmasında kullanılan fırçalar aynı katagoride olup DOMUZ kılı fırçalardır. Makarna üretiminde, un değirmenlerinde kullanılan sıyırma fırçalarında da maalesef çoğunlukla domuz kılı kullanılmaktadır. Halbuki bütün bu iş kollarında da rahatlıkla plastik elyaflı fırçalar kullanılabilmektedir

Kuaförlerde kullanılan sakal fırçaları DOMUZ kılından elde edilen fırçalardan olup dikkat edilmesini sizlere bildirmekle yükümlü olduğumuzu düşünüyoruz. Elbise fırçalarından, badana ve duvar boyama fırçalarından tutun hanımların rimel, tırnak cilası ve benzeri fırçalarda da domuz kıllı alarmı söz konusudur. Şu anda ekmek fabrikalarında ve tüm klasik fırınlarda pişen normal ekmeklerin üzerine, fırına girmeden önce bıçak çekilmekte ve sulu bir karışım sürülmektedir. Bu sıvı, hassas olan çok az fırın dışında, kesin DOMUZ KILI olan fırça ile sürülmektedir.

Ayrıca yine “gözleme” ve “pide” başta olmak üzere birçok unlu mamulün üzerine bu fırça kullanılmaktadır. İşin tuhafı bu üreticilerin birçoğu inancında sorun olmayan kişilerdir. Öte yandan Berberlerin yine domuz kılı olan ENSE FIRÇALARI’na alternatif olarak, naylon elyaftan mamul fırça piyasada var. Halbuki, domuz kılı dahil tüm hayvan orjinli doğal kıllar, gözenekli yapısı nedeniyle tam bir mikrop yuvasıdır. Mikroorganizma kılın bu keratin yapısına sıkıca yapışır ve çoğalır. Üstelik dezenfeksiyon için kimyasal solusyonlara koyunca doğal kıllar derhal deforme olup kullanılamaz hale gelir. Halbuki sentetik malzeme kılllar çok daha kolay dezenfekte olabildiği için sağlıklıdır.

Konu fırçaların kılları. İmalatçıların çoğü müslüman olduklarını söyledikleri halde imal ettikleri fırça kıllarının DOMUZ KILI olduğu şaşılacak bir durumdur. Nasıl bu hale gelmişiz? Hangi sahte din bezirganı buna fetva vermiş?

Henüz fırından yeni çıkmış bir ekmekden, çörekten, lahmacundan ve pastadan yayılan kokuya dayanmak çok güçtür; aynen kıymalı kebab, fırında tavuk, kuzu pirzola, biftek ve şiş çevirme gibi yemeklerin yaygın, ve tiryakilik yapan kokuları gibi. Ürünlerin görünümünü ve tüketmek için çekiciliğini artıran şüphesiz genellikle herbir pişirmede uygulanan ve özel fırça ile yapılan yağlama işlemidir.

Hamur işlerinde evlerimizde ve iş yerlerimizde kullanılan yağlama fırçalarında durum vahimdir. Çünki vücudumuzun herhangi bir uzvuna dokunmasına asla izin veremiyeceğimiz ve dokunmasından tiksindi duyacağımız domuzun kılı ekmeğimizin, pidemizin, lahmacunumuzun, pogaça, simit ve böreklerimizin üzerinde dolaşıyor! Bu maksat için, bu müslüman fırça üreticileri(!) hem plastikten hem de domuz kılından yaglama firçalari imal ediyorlarmış. Bu malları müşterilerine satarken ikaz ediyorlarmış, ancak çoğu pideciler, lahmacuncular, fırıncılar plastik fırça yerine daha cok dayandığı(!) icin domuz kılından yapılmış yağlama fırçalarını tercih ediyorlarmiş.

Ancak, polimix denen maddeden mamul bahse konu yeni fırçaların kılları basit naylon kıllara göre çok daha iyi tutuculuk özelliğine sahip olup, özellikle yağlıboya ve plastik boya köşe kestirme işinde domuz kılı fırçanın yerini alabilecek gibi görünmesine rağmen, hala domuz kılının tercih edilmesi gariptir.

Bildiğimiz kadarı ile piyasada “sentetik hammaddeli” yağlıboya ve yağlama fırçası çoğalmakla beraber, halen satışı azalmakta ve kullanımdakilerin tamamına yakını ne yazık ki DOMUZ KILIDIR. Yıllardır alışılmış olması, en önemlisi de halkın bu konuda son derece duyarsız bir toplum olması ana etkendir. Berberlerin traşta kullandığı fırçaların (yüzümüze sürdükleri tüy temizleme fırçası dahil) tümü domuz kılı olmasına rağmen, halkımızda ciddi bir tepki yoktur.

Halbuki dinimizin mesajı bu konuda dikkatli olmamızı gerektiriyor.

“-De ki: “Bana vahyolunanda, (bu haram dediklerinizi) yiyen kimse için haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Ancak leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti – ki bu gerçekten pistir yahut Allah’tan başkası adına kesilmiş bir hayvan olursa, bunlar haramdır. Ama kim çaresiz kalırsa, (başkasının hakkına) tecavüz etmemek ve zaruret sınırını aşmamak üzere (bunlardan yiyebilir)” Çünkü Rabbin çok bağışlayandır, merhamet edendir.” (Sure6: Ayet145) buyrulmuştur ki burada leş, kan ve domuz eti necis olarak nitelendirilmiş ve haramlığı açıklanmıştır.

Peygamber(s.a.v) de bir hadislerinde şöyle buyurmuştur; “Muhakkak ki Allah ve Resulü şarabın, meytenin(leşin), domuzun ve putların satışını haram kıldılar.””Ey Allahın Resulü! Meytenin yağları hakkında ne dersin, onlarla gemiler yağlanır ve insanlar onu aydımlanmak için kullanırlar?” diye sorulunca, Hz. Peygamber(s.a.v.) “hayır o haramdır” diye buyurdu ve şöyle devam etti “Allah yahudileri kahretsin, Allah onlara hayvanların iç yağlarını haram kılınca onlar bunu erittiler ve sonra da satıp bedelini yediler.”

Bu ve diğer kaynaklara dayanarak, Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli fıkıh âlimleri ‘kan, leş, domuz ve şarabın alış verişini de caiz görmemişlerdir. Aslı ve niteliği itibari ile meşru olmayan batıl satış olarak kabul edilmiştir. Çünki meyte, kan ve domuz gibi mütekavvem olmayan (yani kıymet taşımıyan), yani ticari mal hükmünde olmayan şeyin satışı da olmaz. Buradan çıkan sonuca göre, bir Müslüman, kanun koyucu tarafından necis olduğu belirtilen ve yenmesi haram kılınan leş, kan ve domuzun alışverişini, bir gayri müslime dahi yapamıyacağı gibi üretimini veya işlenmesini de yapamaz. Bilmeden bu fiillerde bulunmak, kişiyi mesuliyetten kurtaramaz.

NE YAPABİLİRİZ?

1.Evlerimizde ve işyerlerimizde bulunan butür fırçaları toplayıp cope atmalıyız

2.Alternatif olarak piyasda olan Naylon veya plastik fırçaları kullanmalıyız.

3.Ürünlerin yüzeylerinde kullanacağımız çeşitli sos maddelerini plastik spreyler vasıtası ile püskürtebiliriz.

4.Pastaneleri, lokantaları, fırınları, sokaklarda ayaküstü hazır yemek satıcıları üzerinde bu konuda ikaz ve tebliğ çalışmaları yapmalıyız.

Olayın vahameti ortada. Bu durumda Müsluman tüketici ne yapmalıdır? Herzaman ifade ettiğimiz gibi bu konuda da teklifimiz, önce sorgulamak, sonra güven vermeyen ürün , üretici ve satıcıları BOYKOT etmek. Sorgulamaya önce kendimizden ve evimizden başlamalıyız. Elbise fırçamızdan, ayakkabı fırçamıza, temizlik fırçamızdan tıraş fırçamıza, hamur yağlama fırçamızdan diş, rimel, oje ve diğer tuvalet fırçamıza kadar bütün şüphelendiğimiz fırçalarımızdan kurtulmalıyız. Bunun için, bu eşyalarımızdan birer kıl kopartalım ve kibritle ucundan yakalım.Yanan kısım, yanmayan kısmın tepesinde bir topak olusturur. Bu kısmı parmaklarımız arasında ufalamaya çalıştığımızda ufalanmıyorsa bu kıl plastiktir, ufalanıp dağılıyorsa bu kıl da hayvan kılı demektir.

Bu temizlikten sonra fırıncımızı, pidecimizi, lahmacuncumuzu, berberimizi, satıcılarımızı, üreticilerimizi sorgulamalıyız. Sorgulamalarımız sonucunda geçer not almayan ürün, üretici ve satıcıları BOYKOT etmeliyiz. İlgili Bakanlıklara mesajlar göndermeliyiz. Ürün etiketlerinde hangi hayvan kökenli ise o hayvanın isminin belirtilmesini talep etmeliyiz. Bu bizim insan olarak en temel, en doğal hakkımızdır. Kim olursa olsun, hiçbir kimse bizi bilgimizin dışında aldatmaya ve gerçekleri gizlemeye hakkı yoktur. Şunu unutmayalım ki Hak verilmez, ancak Hak alınır. Tüketici Haklarımıza sahip çıkalım ve Haklarımızı almaya çalışalım. Bu sorumluluğumuzu yerine getirmediğimiz zaman da çevremizdeki bu olumsuzluklardan şikayet etmeye hakkımızın olmadığını da kabul edelim. Bunun için üşenmeyelim, bana ne demeyelim. İlgili resmi makamlara ve üretici ve satıcı firmalara isteklerimiz bildirelim:

“Sayın Yetkili, Aldığımız bilgilere göre, ülkemizde üretilen firçalarda domuz kılının yaygın olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Ülkemiz büyük çoğunluğu Müslüman olan bir nüfusa sahiptir. Bir Müslüman olarak bilgimin dışında inancıma uymayan bir ürünün üretilip bana satılmasi kabul edilemez. Bu açıkca bir aldatmadır. Temel insan haklarına aykırıdır. Medeni üretici – tüketici ilişkilerine de ters bir durumdur. Bu durumu protesto ediyorum. Bundan böyle, ürün etiketinde köken bilgileri olmayan ürünleri BOYKOT ediyorum. “

FATİH HOCA KONUŞUYOR

🎶 Gimdes Radyo Yayını