GİMDES Yayınları

Yeni Dünya Düzeni ve Helal Gıda

Dergi Abonelik

SORULAR SİTESİ

Tescilli Logolarımız

GİMDES.org eBülteni

* = doldurulması zorunludur

tarafından desteklenmektedir MailChimp!

AÇLIK VE MANEVİ İLİMLER

Prof. Dr. Ali Nihat ESKİOĞLU

Hasan–ı Basrî (K.S.) Hz.leri, bir gün ikindi namazını kıldıktan sonra camiden çıkan kalabalık bir cemaate bakarak ağlamaya başladı. Neden ağladığını soranlara:

“- Mânevî ilme heves edenler gün geçtikçe azalmaktadır. Elde fırsat varken, neden Müslü-manlar bu ilmi kazanmaya çalışmazlar? Halbuki MARİFETULLAH’ı kazanan mü’minlere Allah’ın (C.C.) bütün rahmet kapıları açılmaktadır.

İşte ben, bu cemaatin içerisinde, mânevî ilimden nasibini almadan göçecek olanlara acıyor ve bu büyük nimetten mahrum olanların haline ağlıyorum.” diye cevap verdi.

Manevi ilimler, çok temiz ve çok güzel kalplere Cenab-ı Hak’ın ilhamlarının erişmesiyle oluşmaya başlar. Öyleyse konuya önce kalp nedir? Çeşitleri nelerdir? Sorularının cevaplarıyla başlayalım.

Kalp nedir: Göğsümüzün sol üst tarafında bulunan, yumruk büyüklüğünde bir or-gana,zamanımızda yanlış olarak bu isim verilmektedir. Aslında, bu organın adı yürektir; kalp ise bu organ yakınında mânevî bir varlıktır.İnsanların durumuna göre, beyaz kalpler ve siyah kalpler olmak üzere iki guruptur.

BEYAZ KALPLER:

Bu kalpler fitneyi istemediği için, kalpte beyaz bir nokta oluşur; ard arda gelen fitnelere hep karşı koyduğu için bu beyaz nokta genişleyerek bütün kalbi örter. Beyazlığın kuvvetine göre çeşitleri vardır; şimdi bu çeşitleri görelim:

1.Mutmain Kalpler
Allah (C.C.) şöyle buyurur: “Onlar inanmışlar ve kalpleri Allah’ı zikretmekle mut-main olmuştur. Dikkat edin, kalpler ancak Allah’ı zikretmekle mutmain olur (Rad, 28)”.

2.Selim Kalpler
Allah (C.C.) şöyle buyurur: Ancak Allah’a selim bir kalple gelenler müstesna (Şuarâ, 89) .

3.Allah’a Yönelmiş Kalpler
Allah (C.C.) şöyle buyurur: “İşte bu cennet, Allah’a yönelen, O’nun buyruklarına riayet eden, görmediği Rahman’dan korkan, Allah’a yönelmiş bir kalple gelen sizlere, hepinize söz verilen yerdir (Kâf, 31-32).

4.Titreyen Kalpler
Allah (C.C.) şöyle buyurur: “İnsanlar ancak, Allah anıldığı zaman kalpleri titreyen, âyetleri okunduğu zaman imanları artan ve Rablerine güvenen, namaz kılan, kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarf edenlerdir (Enfal 2-3).

5.Allah’a Bağlı Kalpler
Allah (C.C.) şöyle buyurur: “Allah kendi katından bir güven işareti olarak sizi hafif bir uykuya daldırmıştı. Sizi arıtmak sizden şeytan vesvesesini gidermek, kalplerinizi bağlamak ve sebatınızı artırmak için gökten size su indirmişti (Enfal 11).

6.Mütevazi Kalpler.
Allah (C.C.) şöyle buyurur: “Bu, kendilerine ilim verilenlerin (Kur’anın) senin Rab-binden bir gerçek olduğunu bilip de ona inanmaları ve kalplerinin ona karşı mütevazi kalması içindir. Allah, inananları şüphesiz doğru yola eriştirir. (Hacc,54)”

7.Huşu İçersindeki Kalpler
Allah (C.C.) şöyle buyurur: “İnananların kalplerinin, Allah’ın zikrine ve O’ndan inen gerçeğe huşu ile bağlanmasının zamanı daha gelmedi mi? (Hadid, 16)”

8.Yumuşak ve Ürperen Kalpler
Allah (C.C.) şöyle buyurur: “Allah, âyetleri biribirine benzeyen ve mükerreren gelen Kitabı sözlerin en güzeli olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların bu Kitap’tan deri-leri ürperir, sonra derileri ve kalpleri, Allah’ın zikrine karşı yumuşar (sükûna kavuşur). İşte bu Kitap Allah’ın doğruluk rehberidir; onunla istediğini doğru yola eriştirir. Allah kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren bulunmaz (Zümer, 23)”.

SİYAH KALPLER

İnsan bir hata yada bir günah işlediği zaman, kalbinde siyah bir nokta oluşur; buna devam ederse bu siyahlık genişler bütün kalbi kaplar. Siyah kalplerin de 13 çeşidi vardır; biz bunları burada saymayacağız.vermeyeceğiz. Siyah kalp sahibi olmaktan kurtulup Beyaz kalbe erişe-bilmek için, Cenab-ı Hak nefsi yarattıktan sonra, ona soruyor: Ben kimim sen kimsin? Nefs cevap verdi:

-Sen sensin, ben de benim!
Bu cevap üzerine Rabbımız nefsi cehennemde 1000 sene yaktı ,aynı soruyu sordu cevap aynı; 1000 sene daha cehennemde yaktı sordu; yine sen sensin bende benim cevabı değişmedi.
Üçüncü defa cehennemde 1000 sene yaktı; soruya karşı cevap yine aynı.
Bu defa Hak Teala nefsi üç gün aç bıraktı. Nefis “Beni Rabbıma götürün! Diye feryada başla-dı. Cehennem ehli buna şaşıp kaldılar: 3000 yıl cehennemde yandı, türlü türlü azaplar gördü, bir defa Rabbim demedi. Şimdi üç gün gıdası kesilmekle (BENİ RABBIMA GÖTÜRÜN, BANA MEVLÂM GEREKTİR) dedi. Nefse tekrar soruldu:
– Ey nefis bildin mi? Ben kimim ve sen kimsin?
– Sen, benim Mevlâmsın, Ben, senin zayıf kulunum, dedi.

“Âdemoğlu, mideden daha şerli bir kap doldurmaz. Âdemoğluna belini doğrultacak birkaç lokmacık yeterlidir. (Marifetname’ye göre bu üç-beş lokma) En üst sınırı da 9 yada 11 lokma-dır. Hadisin buraya kadar olan kısmı azimet, bundan sonra ruhsat başlı-yor. Yani çok az yiyecekle yetinemeyecek kadar gençse veya ağır işci ise bu halde midesinin üçte biri kadar yer, üçte biri kadar içer, üçte birini de boş bırakır. Bu ruhsattır.

Şimdi Marifetname’yi ele alalım; buna göre Hz. Ömer (R.A.) günde bir defa yemek yer, onda da onbir lokma ile yetinirdi. Karnı aç olup, kalbi kanaatte bulunup, Hakkı zikrederse, Onun mukarreblerinden, “Allah’a (C.C.) en yakın kimse” olduğu bellidir.
Şeytan insanın damarlarında kan gibi dolaşır; onun yolunu açlık ve susuzlukla kesmek, mukarreblerin işidir. Allahü teâlanın mahluklarından sevdikleri aç ve susamış olan-lardır. Karnı aç olanın, kalbinde ma’rifet nuru parlar. Allahü teâlaya halkın en ya-kını, ahlakı en güzel olandır. Allahü teâla mahluklarını doyurur; evliyasını aç ve susuz eder. Tokluk hastalık çeşmesidir; açlık en faydalı ilaçtır.

Zühd nedir?
Zühd, arzu ve istekleri frenlemek ve hırstan kurtularak dünyaya meyli azaltmaktır. Zühd’e ulaşmak da kılle-i taam (az yemek), kılle-i menam (az uyumak), kılle-i kelam (az konuşmak), uzlet ani’l- enam (insanlardan belli bir süre uzak kalmak) ve zikr-i müdam (daimi zikir) saye-sinde gerçekleşebilecektir.

Açlık ile hayvani nefis zayıflar ve gönülde ruh kuvvetlenir. Karnı tok olanın göz yaşı dökmesi, ağlayabilmesi mümkün değildir. Kalbin incelmesi ve cilalanması beş şeye bağlıdır:

1.Az yemek, açlık,
2.Namazı hudu ve huşu ile kılmak; Kur’an’ın manasını düşünerek okumak,
3.Daimi zikir üzere bulunmak,
4.Seherlerde uyanık olmak,
5.Daima salihlerle beraber bulunmak.

Karnı aç olanın kalbi dünya ve ukba gailesinden geçip Mevlâ’ya yönelir; açlık kalbi hikmetle doldurur. Allah’a açılan en büyük kapı vücudun gıdasını kesmektir. Nitekim Bişr Hafi: Açlık kalbi tasfiye eder; nefsin isteklerini öldürür ve insana manevi ilim verir,diyor.

Gıdaların miktarı gibi çeşitleri de ahlak ve davranışlar üzerinde tesir eder. Nitekim et ve etli gıdalarla beslenenlerin huy ve tabiatlarıyla, sebze ve meyvelerle beslenenlerin huy ve tabiatları birbirinden farklıdır. Mutasavvıflar, çok önceden keşfettikleri bir incelikle, riyazat dönemle-rinde eti yasaklayarak müridlerinin yumuşak huylu olmalarını amaçlamışlardır
Hz. Ebu Bekir şöyle buyuruyor: “Ben insanları iki kısım gördüm. Bir kısmı talib-i dünya, bir kısmı talib-i ukbâ. Ben ise talib-i Mevlâ olmayı tercih ettim.” Şair de aynı şeyi ne güzel söy-lemiş

Ehl-i dünya dünyada
Ehl-i ukbâ ukbâda
Herbiri bir sevdâda
Bana Allah’ım gerek

Zihin zindeliği
Açlık, kalbe giden kanı azaltır; bu suretle kalbin ağarması sağlanır. Kalp ağarınca nur-lanır ve kalbin yağı erir; zihin zindelik kazanır. Tokluk kalbi körleştirir ve unutkanlık hasıl olur.
Cenâb- Hakk’ın sevdiği Allah için gözyaşı dökebilen kimseler, karnı aç, boynu bükük, kalbi yufka olanlardır. Karnı tok olanın, gözyaşı döküp ağlayabilmesi mümkün değildir. Maksad ve gayesi Mevlâ olanın bu maksadına ulaşması az yemeye devam sayesinde ger-çekleşir.
Kalbin katılığının artması perdelenmesine sebep olduğu gibi, kalbin incelmesi de mükâşefe (Allah’ın zat ve sıfatlarına ve sair ilahi sırlarına erişmek) yollarının açılmasını sağlar.

Comments are closed.