GİMDES Helal Lokma davasının manevi dinamiklerini ziyerete devam ediyor. Bu hafta Hüdai Vakıf Merkezinde Nakşi şehlerinden Mahmud Sami Ramazanoğlu Hoca efendinin vekili olarak irşad ve tebliğ hizmetlerine devam eden Osman Nuri Topbaş hoca efendiyi çalışma ofislerinde ziyaret etti. GİMDES Başkanı Helal Lokma konusundaki çalışmaları hakkında bilgiler arzetti. Hoca efendi “bugün için çok önemli ve çok hayati bir konuda yapılan bu çalışmalar takdire şayandır. Duamız sizinledir.”
Hoca efendinin Helaliyetle ilgili yazmış olduğu bilgileri dikkatinize sunuyoruz.
HELAL GIDA, ŞİFA; HARAM LOKMA, ZEHİR!
İnsan bir gıdayı yediğinde o gıdanın manevi hususiyetleri de şahsiyet ve karaktere yerleşir. Her lokma, yanında mazi dosyalarını taşır. O kişi o lokmayı helal mi yoksa haram yoldan mı elde etmiştir? O lokma üzerinde; göz hakkı, zekât borcu, miras hakkı gibi bir hastalık var mıdır? O lokmayı hazırlayan kişinin kalbi hali ne vaziyettedir? Bütün bu manevi kayıtlar, o lokmayı yiyene geçer. Müsbet ise feyiz olarak, menfi ise kasvet olarak .
LOKMA HASSASİYETİ
Mevlana Hazretleri şöyle buyurmaktadır: ’’Bu seher benden ilham kesildi. Her zaman lutfedilen tulûat ve sunûhat olmadı. Anladım ki vücuduma şüpheli birkaç lokma girdi. Bilgi de hikmet de helal lokmadan doğar. Aşk da merhamet de helal lokmanın mahsulüdür. Eğer bir lokmadan gaflet meydana gelirse, bil ki o lokma şüpheli veya haramdır.’’
İnsan her anını bu hassasiyetle tahlil etmelidir.
HELAL, HAYRATA GİDER, HARAM,SEFAHATA GİDER….
Hikmet ehli demiştir ki:
‘’Kazancının; helal mi haram mı, nereden geldiğini görmek isteyen, onun nereye gittiğine baksın.’’ Zira para, daima çıktığı deliğe giren yılana benzetilmiştir. Netameli yollardan kazanılan paralar, infak dahi edilse, yine kendi kirli mahallerine varırlar.
Sehl bin Abdullah Tüsteri (r.a) şöyle der:
‘’Haram yiyenin azaları, kendisi bilsin bilmesin, istesin istemesin isyan eder. Yediği helal olan kimsenin azaları kendisine itaat eder ve hayırlı işler yapmaya muvaffak olur.’’
ÖNCE HELALİYET!
‘’Kişinin dindarlığı, ekmeğinin helalliği nisbetindedir. ’’buyuran Süfyan-ı Sevri Hazretleri’ne bir gün bir şahıs şöyle dedi:
‘’-Efendim! Namazı birinci safta kılmanın faziletini anlatır mısınız?’’
Cevap daha hayati bir noktaya temas ediyordu:
‘’-Kardeşim! Sen ekmeğini nereden kazanıyorsun, ona bak! Kazancın helal olduktan sonra, hangi safta dilersen orada namazını kıl; bu hususta sana güçlük yoktur. Elbette namazı ön safta kılmak daha faziletlidir, lakin aslolan helal lokma ile kılmaktır.’’