
Toplum sağlığı için zerre kadar fayda sağlamayan renkli-renksiz-kolalı gazlı ve enerji içecekler için yaygın propaganda ve reklamların yoğunlukla devam ettiği bir zaman diliminde, “süt içmeyin, içirmeyin” manasına gelebilecek haberler ve kampanyalar topluma yönelik adeta bir tehdit oluşturmaktadır.
Son günlerde Türkiye’deki süt üretimi ile ilgili bilgilerin bazı kişi ve kuruluşlar tarafından yanlış, eksik ve çarpıtılmış şekilde kamuoyuna aktarılması halk sağlığı ve beslenme açısından hatalı görüşlerin oluşmasına yol açmaktadır. Hele süt kadar önemli bir gıdanın konu edilmesi daha da önem arz etmektedir.
Bakanlık tarafından yapılmış açıklamaları dahi yanlış yorumlayarak toplumu endişeye sevk etmek, süte karşı duruma getirmek faydalı bir sonuç vermeyecektir.
Bu konuda açıklama yapma ihtiyacı duymamız süt konusunun tamamen masum olduğu manasına alınmamalıdır. Şüphesiz ülkemizde her üretilen üründe olduğu gibi süt üretiminde de iyi niyetli, kötü niyetli üreticiler bulunmaktadır. Ancak bu durum, toplumu sütten tamamen uzaklaştıracak tehlikeli bir sonuca getirmemelidir. Zira süt Allah’ın insanlara lutfettiği çok kıymetli ve ucuz bir nimetidir.
Ne yazık ki yanlış politikalar sebebi ile insanımız bu nimetten yeteri kadar faydalanamamaktadır. ABD’de fert başına yıllık 200 litre süt tüketimi gerçekleşirken bizim ülkemizde bu rakam 18-20 litredir. Aksine hiçbir faydası olmadığı halde meşrubat tüketimi fert başına 40 litreyi bulmaktadır.
Hal böyleyken insanımızı süte tamamen düşman etmenin topluma ihanet mertebesinde bir cürüm olarak algılanmalıdır. Bunun yerine devlet ve özel sektör konumlarını , sorumluluklarını ve görevlerini yeniden gözden geçirmeli ve kötü niyetli uygulamaları anında durduracak tedbirleri almalı ve bunları teşhir etmelidir.
Devlet bir zamanlar paket süt yapımcılarına kayıtsız destek verme uğruna, namuslu açık süt satıcılarını da töhmet altında bırakacak beyan ve baskılar oluşturduğu yanlış uygulamayı unutmadan, yeni yanlışlarla insanları büsbütün sütten uzaklaştıracak beyan ve uygulamalardan uzak durmalıdır. Bunun yerine UHT yerine Pastorize günlük ve güvencesi sağlanmış açık günlük süt arzını genişletmeye imkân sağlayacak mevzuat kolaylıkları sağlanmalıdır.
GİMDES Helal Sertifikalama çalışmalarında sütün bu kritik boyutuna büyük önem vermiş ve sürdürülebilir denetim prosedüründe, fabrikaya giren bütün sütlerin giriş şartlarında yapılacak laboratuar tahlillerini mercek altında tutmaktadır. Belgede de görüldüğü gibi ürünleri için GİMDES Helal Sertifikası almış bütün firmalar sütün fabrikaya girişinde laboratuar tahlillerini muntazaman yaptırmak ve GİMDES’in bilgisine sunmak zorundadır. Bu tahliller arasında sütün kalitesini ilgilendirenler bulunduğu gibi Antibiyotik ve Aflatoksin sorgulamaları da yer almaktadır. Bu bilgiler GİMDES merkezinde bulunun görevli elemanlar tarafından hergün takib edilmekte ve sorgulanmaktadır.