Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

Eğitim göreceli bir kavramdır. Eğitimli olmak veya olmamak neye göredir? Doktorluk yapabilmek için, tıb eğitimi; mühendislik yapabilmek için branşlarına göre inşaat, makine, mimarlık, kimya, veteriner, madencilik, elektrik, elektronik, işletmecilik, bilgisayar yazılımcılık mühendisliği eğitimi; eczacılık yapabilmek için, eczacılık eğitimi; doktorluk yapmak için tıp eğitimi; avukat, savcı, hakim olabilmek için hukuk eğitimi; muhasebecilik yapabilmek için muhasebecilik eğitimi alması gerekiyor. Daha doğrusu bu mesleklerin öğretimini görmesi gerekiyor. Peki iyi insan, doğru insan, ahlaklı insan hangi eğitimle oluşacaktır? Daha doğrusu hangi eğitim kurumunu takip edecektir?

Ahlak toplumun malıdır. O halde toplum, doğumlarından itibaren, kabul ettiği ahlak normlarını hayatın akışı içerisinde fertlerine verecektir, vermek zorundadır. Toplumun ahlaki normlarını ise sahip olduğu inanç sistemi yani din oluşturacaktır. Toplumun eğitim kurumları bu ahlaki normları esas alan bir program yapmak zorundadır. Yapmadığı takdirde çeşitli meslek ve bilim adamı yetiştirmek için yaptığı eylemler istenen sonucu vermeyecektir. Nitekim, son yıllarda kamu oyunu meşgul eden milyar dolarlık hortumları yapanlar, emniyet birimlerinin arka arkaya yaptığı çeşitli operasyonlarda ele geçen ve rüşvet, irtikap, görevi kötüye kullanmak, uyuşturucu çeteleri kurmak, fuhuş ticareti yapmak, çocuk pornoculuğu yapmak gibi yüz kızartıcı suç işleyen insanlar, çoğunlukla, bu toplumun kolejlerinde ve seçkin üniversitelerinde okumuş insanlardır. Cahiliye döneminde de okumuş, eğitim görmüş insanlar putperestliği savunuyor ve bu silahla toplumu sömürüyorlardı. Toplumun okuma yazması olmadığı, fakat yüksek ahlak ve fazilet sahibi olduğu için Allah (cc), Hz. Muhammed’e (sav) peygamberlik görevini vermiştir.

Demek ki eğitimli olmak, diplomalı olmak insanları namuslu ve ahlaklı yapmaya yetmiyor. Hırsızlık yapmaktan, haksız kazanç sağlamaktan, insanlara kötülük yapmaktan alıkoymuyor. Demek ki bu faziletleri, bu erdemleri başka kaynaklarda aramalıyız. Yazımızın başlarında Toplumun ahlaki normlarını ise sahip olduğu inanç sistemi, yani dinin, oluşturabileceğini ifade etmiştik. İşte bu noktada birçok faziletlerin başında, ana karnından başlayan, helal gıdalarla beslenen bedenin önemi ortaya çıkmaktadır. Helal beslenmenin hormonlarımız ve davranışlarımız maddi ve manevi hayatımız üzerindeki müspet etkisinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.