GÜNÜMÜZ DÜNYASINDA HELAL VE TAYYİP GIDA MÜCADELESİ MAKALE YARIŞMASI
17 Ramazan Dünya Helal Günü kapsamında düzenlemiş olduğumuz makale yarışmasında birinci olan makalemizi siz değerli takipçilerimizle paylaşıyor, Esma Muratoğlu Hanımefendi’yi tebrik ediyoruz.
GÜNÜMÜZ DÜNYASINDA HELAL VE TAYYİP GIDA MÜCADELESİ
Esma Muratoğlu
Günümüz dünyasında 13 senedir Helal ve Tayyib gıda mücadelesi vermek gibi bir nimeti ihsan eden Rabbime sonsuz hamd-ü senalar olsun. Milyonlarca insan içinden bu büyük nimete seçilmiş olmak muazzam sevinç sebebi… Rabbim şükrüne muvaffak eylesin, son nefesime kadar bu nimeti üzerimde daim eylesin, amin.
Şüphesiz hak veya batıl tüm davaların kıyamı önce İLİMLE başlar. Zira insanoğlu bilinçlenmediği hiçbir konuyu dert edinip harekete geçemez. Helal ve Tayyib yaşam konusunu dert edinip harekete geçmem İmam-ı Gazali Hz.‘nin “Çocuk terbiyesinde atılacak ilk adım onun helal lokma ile beslenmesidir” sözünü OKUMAKLA, Şehit Bayram Ali Öztürk hocamızın “Yediklerinize dikkat” sohbetini dinlemekle başladı. İslami şahsiyet üzere terbiye almış bir nesil yetiştirme derdi ile dertlenmiş bir Medrese Muallimesi olarak bir arayış ve fikir sancısı filizlendi. Mademki çocuk terbiyesinde atılacak ilk adım onun helal lokma ile beslenmesidir. Ahir zamanda bunu amele geçirmek mümkün müdür diye düşünmeye başladım. Gıda sektöründe sanayileşen bir dünyada, fabrikalardan paketlenerek marketlere gelen yiyeceklerin içine ne katıldığını bilememenin verdiği çaresizlik, arayış ve yürek yangınıyla iki sene geçti.
Bir İstanbul seferi ve hocalar toplantısında GİMDES’in faaliyetlerini duymak, iki sene süren arayışın ardına bir nevi hazine bulmuş gibi sevindirdi beni. “Elhamdülillah artık aradığımı buldum, bu günden sonra evde ve medresede gimdesten sertifika almış ürünlere dikkat eder, hayata geçirmek noktasında çözümler buluruz, artık bu konu halloldu.” diyerek rahatladım. Fakat ne yazık ki Ankara’ya döndükten sonra internet ve akıllı telefonun yaygın olmadığı, azlığından dolayı sertifika alan ürünlerin zor bulunduğu, helal marketlerin çoğalmadığı o günün şartlarında duyduklarımı hayata geçirmenin kolay olmayacağını anladım. Özellikle bağış olarak gelen erzaklarla kalabalık medrese ortamında bunu sağlamak maddi açıdan çok daha zor olacaktı. İşte o gün bu yolculuğun nazlı olduğunu, kuvvetli bir irade ve mücadele gerektirdiğini anladım. Arayış ve tefekkürle geçen sekiz ayın sonunda artık ayağa kalktım “Helal yaşam konusunu masaya yatırıp engelleri aşmak için çözümler üretmemiz lazım” diyerek yola koyuldum. Böylelikle iki sene süren arayışla GİMDES’i bulma mücadelesinin ardından yeni bir yolculuk başladı. İnsanları kırmadan, incitmeden İslam’dan soğutmadan bu yolu yürümek, kaş yapayım derken göz çıkartmamak elbette çok önemliydi. Anne babama gıdalara katılan katkı maddelerinin vehametini, helal gıdanın tüm hayatımıza olan etkisini anlattıktan sonra bu davaya gönül verdiğimi, önceden alınan ürünler bitene kadar yiyeceğimi fakat yenilerini sertifikaya dikkat ederek almalarını rica ettim. Yatılı medresede kaldığım için alış verişi ben yokken yapıyorlardı. Evdeki tüm ürünlerin markasını miktarını kontrol ettim. Unumuz çok azalmıştı. Yaklaşık bir ay sonra eve gittiğimde mis gibi börek kokuları sarmıştı her yeri. Unun azaldığını bildiğim için hemen unu kontrol ettim ve eski un bitmesine rağmen yeni ürünü alırken sertifikaya dikkat etmediklerini gördüm. O gün ya önceden anlattığım halde önemsememelerine rağmen böreği yiyecek veya kırmadan incitmeden helal gıda mücadeleme devam edecektim. Nefsime çok zor gelse de onları kırıp incitmeden, sitem dahi etmeden “YEMEYEREK” bir duruş sergilemeyi seçtim. O günden sonra zor olan bu yolculuğu kolaylaştıran en önemli adımın da “YEMEMEK” olduğunu anladım. O hafta ben yemediğim için üzüldüler, lokmalar boğazlarına dizildi fakat o duruştan sonra evdeki ürünler değişmeye başladı elhamdülillah.
Bu yolculukta bir düğümü çözer sevinirsiniz ancak çözdüğünüz düğüm tekrar düğümlendi mi diye sürekli uyanık ve dikkatli olmak gerekir. Evde helal ürün konusu artık çözüldü diye sevinirken uzun bir süreçten sonra hasta olduğumda yemem için annem bal getirmişti. Artık dikkat ediyorlar zaten diye düşündüm yine de tedbiren markasını sordum ve sertifikasız olduğunu görünce hasta olmama rağmen yemedim. Anne-baba yüreği dayanmadı. yemeyince çok üzüldüler. Babam o gün yaklaşık beş market dolaştı ve sertifikalı balı alıp getirdi.
Bir taraftan da medresemizde çözümler bulmaya başladık. Öncelikle sertifikasız ürünleri talebelerimizin evlerine gönderip sertifikalı ürün almamız için değerince para göndermelerini istedik. Tüm ürünleri bir anda değiştirmek zor olacağı için tedricilik usulü ile önce en sıkıntılı salça, yoğurt ve hayvansal gıdaları hayatımızdan çıkartmakla işe başladık. Seminerde dağıtılan sertifikalı ürünlere ait broşür ile marketleri dolaşıp yazan markaları bulmaya çalışıyor; yoğurt ve makarna gibi en temel ihtiyaçları bile bulamıyorduk. Sütçüden süt alma imkanımız da olmadığı için 3 ay hiç yoğurt yemediğimizi hatırlıyorum. Talebelerimize bu ürünlerin teminini kolaylaştırmak için bir tane dolabı küçük bir kantine dönüştürdük. İsmini kendilerinin düşünüp bulduğu “Helal Ye” dükkanımızın açılışını kutladık. Yaz gelince yakınlarımız da sertifikalı dondurma bulamayınca toptancısından getirtip bir tane derin dondurucuyu dondurma ile doldurduk. Makarna bulmakta zorluk yaşıyorduk. Marketlerde en kolay bulunan makarna firmasına imza toplayıp mektup gönderdik. Kısa sürede mektubumuza cevap geldi üç ay içinde imza gönderdiğimiz makarna sertifika aldı.
Medresemizde kalabalık ortamın zorluğuna rağmen helal yemeye dikkat eden talebelerimizin evlerinde sertifikasız yiyecekler yemeleri üzücüydü. Ayrıca evde komşumuzdan gelen bir tas çorba veya misafirliğe gittiğimizde helal gıdaya dikkat etmek için daha başka çözümler bulmamız gerektiğinin farkına vardık. Bu konuda çok basit ve güzel bir yöntem bulmuştuk. Görüştüğümüz herkese ilk tanıştığımız kimselerde olsa bir şekilde konu açıp helal yemenin ve GİMDES’in önemini anlatıp laf arasında sertifikasız ürünleri hiç bir şekilde yemediğimizi söylüyorduk. İslam’da bizlere yöneltilen “Helal ve tayyip yiyiniz.” emriyle amel etmeye çalışırken toplumsal olarak hareket etmedikçe bireysel olarak her zaman zorlanacağımızı fark ettik. Her sene başında düzenli olarak haftada üç saatle 5 hafta devam eden “HELAL VE TAYYİP BESLENME” dersleri başlattık. Yediklerimize dikkat ve GİMDES’in önemini anlatmakla birlikte insanların hayatına geçirebilmesi için bir nevi “HELAL YAŞAM KOÇLUĞUNU” gönüllü olarak üstlenip karşılaştıkları engelleri aşmaları için tecrübelerimizi paylaşarak rehberlik yapmaya çalıştık. Bu derslere katılıp hayatına geçirenlere “İslam’da annelik eğitimi dersleri vereceğiz” diyerek teşvik ettik. Ektiğimiz tohumların seneler sonra bile meyve vermeye devam ettiğine şahit olduk. Helal yaşam bizim için artık büyük ölçüde kolaylaşmıştı. Misafirliğe gittiğimizde ev sahipleri daha biz sormadan tek tek kullandıkları markaları söylüyor, GİMDES’in sertifikalı ürünlerle ikramlık hazırlamaya dikkat ediyorlardı. Geleceğin anneleri eş seçiminde yuva kurarken “Benim önceliğim Helal Gıda” demeye başladı. Hamile olmadan temizlenip daha anne karnından itibaren bir lokma şüpheli yememek için mücadele eden anneler yetişti. 3 yaşında kendilerine uzatılan yiyeceği geri çeviren, 6 yaşında annesinin dikkat ettiğini bilmesine rağmen komşudan eve gelen bir tatlıyı görünce “Anne bu temiz mi?” diye sorarak yediği yiyeceği sorgulaması gerektiğini öğrenen çocuklar yetişti.
Bu süreçte en çok “GİMDES’e dikkat etmiyoruz diye biz şimdi haram mı yiyoruz?” sorusu ile çok karşılaştık. Bu konuda kendi yaşadığım bir tecrübeyi paylaşmak istiyorum.
GİMDES ile henüz yeni tanıştığım dönem annem çok hastalanmıştı ve onu doğal yaşam merkezine götürmüştüm. Annem ve ben check-up makinesine girdik. Cihaz vücudumuzdaki parazit çeşitlerine kadar gösteriyordu. Analizler beni dehşete düşürdü. Annemde de bende de domuz paraziti tespit edildi. Demek ki içine ne katıldığını bilmediğimiz gıdalarda domuz katkısı vardı. Bir Müslüman olarak kendimden utandım. Detokslarla temizlendikten sonra bir sene geçti ve ben artık GİMDES’ten sertifika alan ürünlere %99 dikkat etme seviyesine gelmiştim. Tekrar kontrole gidip cihaza girdiğimde domuz paraziti çıkmadı elhamdülillah. Bu yaşadığım tecrübe GİMDES ile ilgili her türlü soru işareti ve tereddütü giderecek çok somut bir örnek. Rabbime sonsuz hamd-ü senalar olsun ki bana GİMDES ile tanışıp helal lokmayı hayatıma yerleştirdikten sonra yuva kurmak nasip etti. Kızım dünyaya geldiğinde ismini bir Allah dostundan koymasını rica ettik. Kızımıza “kadınların temizi, hoşu” anlamına gelen “Tayyibetünnisa” ismini verdi. Helal ve Tayyip yaşama gönül veren bir anne olarak kızıma bu ismin verilmesi beni çok sevindirdi. İki sene sonra oğlum dünyaya geldi. Bakalım ona ne isim gelecek diye merakla beklerken yine aynı Allah dostu oğluma “Muhammed Tahir” ismini verdi.
Günümüz şartlarında akıllı telefonlara indirdiğimiz uygulamalar, internet üzerinden sipariş imkanı çoğaldığı için sertifikalı ürünleri bulabilmek artık çok kolay. Tabii ki bu yolculuğun o günlerden bu günlere bu kadar kolaylaşması GİMDES ve GİMDES gönüllülerinin gayret dert ve çabaları, verilen seminerler, projeler, kitaplar imza çalışmaları ile oldu. Eğer bu yolculuğun çok daha kolaylaşmasını ve geniş kitlelere ulaşmasını istiyorsak hepimiz elimizi taşın altına koyup GİMDES’in öncülük ettiği bu büyük seferberlikte bir nefer olmak için harekete geçmeli sorumluluk almalıyız.