GİMDES Yayınları

Yeni Dünya Düzeni ve Helal Gıda

Dergi Abonelik

SORULAR SİTESİ

Tescilli Logolarımız

GİMDES.org eBülteni

* = doldurulması zorunludur

tarafından desteklenmektedir MailChimp!

COLALI MEŞRUBATLARIN MÜSLÜMAN TÜKETİCİLERİ!

Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

Hergün içmekten bıkmadığınız ve mübarek Ramazanlarımızın iftar sofralarını donattığınız colanızı içmeye bir ara veriniz ve bize kulak veriniz.

Amerikan patentli Coca-Cola ve Pepsi Cola gibi gazlı meşrubatların tam bir asırdır, bütün bir dünyayı kontrol ettiği bir dönemi yaşıyoruz. Dünya üzerinde, adeta Amerikan emperyalizminin bir sembolu olarak görülen Coca-Cola’nın 1886 yılında, Atlanta’da başlayan dünya serüveni ilginç gelişmeler göstermiştir.

Fizikçi ve kimyacı Dr. John Stith Pemberton’un daha önce sinir ve baş ağrısını teskin edecek uyarıcı bir ilaç olarak gerçekleştirdiği Coca bitkisinin yapraklarından ve Cola bitkisinin cevizinden meydana getirdiği içecek, 1886 yılında, kendisi tarafından yeniden formülü düzenlenerek, 1887 yılında “Pembertons Wine Cola” ismi ile halka açık olarak piyasaya çıkmış. İki yıl sonra, 1888 de Coca Cola Co şirketi kurularak, bu yeni şirketin patentli ürünü haline gelmiş.

Coca bitkisinin ekstraksiyonundan kokain ve türevlerinin elde edildiği yaprakları ve bol miktarda kafein içeren cola cevizin tonik ve uyarıcı, sadece neşelendirici, serinletici ve canlandırıcı sodalı bir meşrubat olarak piyasaya lanse edilmiş. İlk satış yeri Atlanta’da “Jacob’un eczanesi” olmuş.

1920 de Amerika’da FDA’nın (Food and Drug Administration) legal iznini almiş.

İşte bu başarıların (!) mimarı Pemberton gibi Yahudi kökenli olan ikinci adam Asa Candler’miş. Babası Samuel Candler ismi ile tanınan bir Yahudi, kardeşi ise Güney Metodist kilisesinin piskoposu olan Asa Candler, kardeşinin telkini ile bu kiliseye ve bu kiliseye bağlı üniversiteye çok yüklü miktarda bağışlarda bulunmuş.

İçenler üzerinde meydana getirdiği alışkanlıkla bu meşrubatın dünya üzerinde hayret verici bir hızla yayılmasının ve sudan sonra en çok tüketilen içecek olmasının ilişkisi nedir? (2004 yılı itibarı ile bütün dünyada tüketilen Coca-Cola 150 milyar litre olmuş)

Biz biliyoruz ki, bu meşrubatların sağlığa ve beslenmeye hiçbir faydası olmadığı gibi, CO2’li olmaları, karbonik asit, kafein ihtiva etmeleri, birçok zararlı kimyasal katkı maddelerinin kullanılmaları, en önemlisi sır gibi saklanan cola özütünün yapısındaki şüphe ve endişeler, bu içeceğin Müslümanlara ve bilhassa çocuklarımıza bir fayda sağlamayacağını, bilakis pek çok zararlar verebileceğini ortaya koymaktadır.

Cola ve benzeri meşrubatlar konusunda daha önce sitemizde yayınlanmış oldukça doyurucu yazılarımızın bu yazımızla beraber tekrar mutalaa edilmesinde fayda mülahaza ediyoruz. Benzerlikleri Amerika’daki yıllık kongrelerinde ortaya çıkmakta. Hepsi de göğüslerini gere gere ve iftiharla, her gün Müslüman kanı akıtmaya doymayan siyonist İsrail devletine verdikleri desteği ve yaptıkları parasal yardımları kamuoyu önünde açıklamaktadırlar.

Kısaca özetlemeye çalıştığımız, cola tüketimi birilerinin ceplerini doldururken, birilerine de daha fazla Müslüman kanı akıtmaları için Amerika ve siyonist İsraile daha fazla destek vermelerini sağlıyor. Bu savaşlarda Müslüman tüketici nerede yer almalıdır? Bu sorunun doğru cevabını siz kardeşlerimizin vereceğine inanıyoruz.

Sözün kısası:

1. Coca-Cola, diğer kola ve gazozlar, içerdikleri fosforik asit, karbondioksit ve kafein sebebi ile sağlığa zararlı oldukları muteber tıp otoriteleri tarafından bildirilmektedir.

2. Kolalarda içeriği sır olarak gizlenen özüt, gerçeği bilinmediği cihetle şüpheli kabul edilmek zorundadır. İslam şüphelilerden uzak durmayı emretmektedir.

3. Bütün dünya Gıda Kodeksleri, bu tür içeceklerde %0.5-0.3 oranında alkol bulunabilmesine izin vermektedir. Bu keyfiyet, şüpheden de uzak yakin bir bilgi olarak kabul edilmelidir.

4. Bütün fıkıh kaidelerinin üstünde bir kaide var ki o da Müslüman toplumun maslahatının korunması kaidesidir. Bugün İsrail önderliğinde bütün Yahudi lobileri, ABD ve bu ülkelere destek veren ülkeler İslama ve Müslüman Topluma açıkça savaş açmış bulunmaktadırlar. Yer yer sıcak noktalarda Müslümanların kanı akıtılmakta, çeşit çeşit zulümlere maruz bırakılmaktadır. Bu çatışmalarda kullanılan silahlar ve diğer harcamalar bu firmaların desteği ile sağlanmakta. Bu firmaların ürünlerini kullanmakla da Müslümanlar dolaylı olarak kendi insanlarına yönelik zulümlere ortak olmuş duruma gelmektedir.

1966’dan itibaren Coca-Cola, İsrail’in sadık bir destekçisi olmuştur. 1997’de İsrail Hükümeti Ekonomik Misyonu, İsrail Ticaret Ödül Yemeği’nde İsrail’e son 30 yıldır devam eden desteği ve İsrail’e yönelik Arap Ligi boykotuna uymayı reddetmesi nedeniyle Coca-Cola’yı onurlandırmıştır.

Coca-Cola, İsrail ekonomisine en çok katkıda bulunan şirketleri onurlandıran Amerikan-İsrail Ticaret Odası Ödüllerini her yıl finanse etmektedir. 2009’da Coca-Cola sponsorluğunda bir ödül, BM’nin “acil ateşkes” çağrısını reddetmesi ve İsrail’in Gazze’ye yönelik askeri saldırısının devam etmesini onaylaması için Senato nezdinde yürüttüğü lobi faaliyetleri nedeniyle İsrail Lobby AIPAC’a gitti.

2008’de Coca-Cola, “açık çek” vaadiyle İsrail risk sermayesi Challenge Fund’a İsrail’de uygun yatırımlar bulma görevi verdi. Bu anlaşma, İsrail risk sermayesi endüstrisinde istisnai bir durumdur.

2009’da Coca-Cola, Tuğgeneral Ben-Eliezer’i onurlandırmak için Coca-Cola dünya genel merkezinde özel bir resepsiyona ev sahipliği yaptı. Ben-Eliezer aranan bir savaş suçlusu, Altı Gün Savaşı sırasında birimi 300’den fazla Mısırlı savaş esirinin infazından sorumluydu. Sharon yönetiminde Ben-Eliezer, Cenin’deki katliama başkanlık eden Savunma Bakanı olarak görev yaptı.

Coca-Cola Israil’in Ürdün Vadisi’ndeki yasadışı İsrail yerleşimi Shadmot Mechola’da mandıra çiftlikleri ve işgal altındaki Golan Tepeleri’ndeki Katzerin sanayi bölgesinde bir fabrikası var.

Bu açıklamalardan sonra hala fetva verecekler varsa fetva vermeye devam etsin. Düşmanın bu ve benzeri ürünlerini tüketmek isteyenler de, helal ve sağlıklı alternatifleri olmasına rağmen tüketmeye devam etsin. Hepimiz bir gün hesaba çekileceğimizi aklımızdan çıkarmamalıyız.

Comments are closed.